HZ. HATICE’NIN PEYGAMBERIMIZI ARATMASI, TESELLI VE TEBŞIR ETMESI
Hz. Hatice’nin aratmaya gönderdiği adamları Mekke’nin yukarısına kadar Peygamberimiz (a.s.)ı aradılarsa da, bulamayarak geri döndüler.
Peygamberimiz (a.s.) ise, hâlâ, olduğu yerde dikilip duruyordu.
Nihayet, Cebrail (a.s.) ayrılıp gidince, Peygamberimiz (a.s.) hemen evine döndü.[92]
Hz. Hatice Peygamberimiz (a.s.)a yemek yapıp göndermiş; gönderdiği adamlar Peygamberimiz (a.s.)ı Hira mağarasında bulamamışlardı.
Bunun üzerine, amcalarının ve dayılarının evlerine de adam gönderip arattırın işti.
Oralarda da bulamayınca, çok kaygılanmıştı.[93]
Peygamberimiz (a.s.) eve geldiği zaman, Hz. Hatice:
“Ey Ebu’l-Kasım! Nerede idin? Vallahi, seni aramak için adamlar saldım. Onlar seni Mekke’nin yukarılarına kadar aradıkları halde, bulamayıp geri döndüler!” dedi.
Peygamberimiz (a.s.), bütün gördükleri şeyleri ona birer birer anlattı.
Rüyada gördüğü, kendisine çok ağır gelen hadiseyi anlattığı zaman, Hz. Hatice:
“Sana müjdeler olsun![94]
Yüce Allah, sana hayırdan başka bir şey yapmaz![95]
Ey amcamın oğlu! Sebat et!
Hatice’nin varlığı Kudret Elinde bulunan Allah’a yemin ederim ki, ben senin bu ümmetin peygamberi olacağını umuyorum!” dedi.
Hemen kalktı. Elbisesini derleyip toparladıktan sonra, Varaka b. Nevfel’e kadar gitti.[96]
Varaka b. Nevfel; Hz. Hatice’nin amcasının oğlu idi.
Kendisi, Cahiliye devrinde Hıristiyanlığa girmişti; Arapça yazı yazmayı bilir, İncil’den bir şeyler yazar dururdu.
Çok yaşlanmış ve gözleri de görmez olmuştu.[97]
Tevrat ve İncil ehli olan Yahudi ve Hıristiyanlardan birçok şeyler dinlemişti.
Hz. Hatice; Peygamberimiz (a.s.)ın görüp işitip de kendisine haber vermiş olduğu şeyleri Varaka’ya haber verince, Varaka:
“Kuddûs! Kuddûs! [Pâkve kusursuz! Pâk ve kusursuz!]
Varaka’nın varlığı Kudret Elinde Bulunana yemin ederim ki: Ey Hatice, bana doğru söyledinse, ona gelen Nâmûs-u Ekber’dir ki, o Musa’ya da gelmişti[98]
O (Muhammed (a.s.)), muhakkak, bu ümmetin peygamberidir.
Kendisine söyle: Sebat etsin!” dedi.
Hz. Hatice, dönüp Varaka b. Nevfel’in söylediklerini Peygamberimiz (a.s.)a haber verdi.[99]