PEYGAMBERIMIZ MUHAMMED (A.S.)A VAHIY VE PEYGAMBERLIK GELMEDEN BIRKAÇ YIL ÖNCE CEREYAN EDEN HADISELERDEN BAZILARI
Öleceğini anlayınca, Medineli Yahudilere:
“Ey Yahudi cemaatı! Yemesi, içmesi bol bir yerden, beni bu yoksulluk ve açlık yurduna getiren şeyin ne olduğunu sanırsınız?” dedi.
Yahudiler
“Sen, daha iyi bilirsin!” dediler.
İbn Heyyiban:
“Ben, bu memlekete, ancak, gelme zamanı çok yaklaşmış bulunan ve buraya hicret edecek olan O Peygamberi gözlemek üzere gelmişimdir!
Onun, yakında peygamber olarak gönderilmesini ve benim de ona tâbi olmamı umduğum kendisinin gelme zamanı çok yakındır.
Ey Yahudi cemaatı! Ona tâbi olmakta hiç kimse sizi geçmesin!
Çünkü, o, kendisine karşı koyanların kanlarını dökmek, çocuklarını, kadınlarını esir etmek selahiyetiyle gönderilecektir.
Siz, bu hususta ondan korunamazsınız!” dedi ve sonra, öldü.[2]
Peygamberimiz Muhammed (a.s.), kırk yaşına gelmeden önce,[3] otuzsekiz yaşında iken,[4] ışık, nur görür,[5] sesler işitir,[6] endişelenir dururdu.[7]
Yüce Allah, Muhammed (a.s.)ın kerametini açıklamayı irade buyurduğu sıralarda idi ki, Muhammed (a.s.), evinden çıkar, Mekke evlerinden uzaklaşır, vadilerin kuytu köşelerine doğru dalar giderken, hiçbir ağaç veya taşa rastlamazdı ki:
“Esselâmü aleyke yâ Rasûlallah!=Selam olsun sana, ey Allah’ın Resûlü!” diyerek kendisini selamlamamış olsun!
Peygamberimiz (a.s.); hemen etrafına, sağına soluna, arkasına dönüp bakınır, fakat ağaç ve taştan başka birşey görmezdi.[8]
Bu da, Peygamberimiz (a.s.)ın peygamberlikle görevlendirilmesinden iki yıl önce idi.[9]
Ashabdan Cabir b. Semure’nin rivayetine göre, Peygamberimiz (a.s.):
“Mekke’de bir taş tanırım ki, ben peygamber olarak gönderilmeden önce, bana selam verdi. Onu hâlâ tanıyorum!” buyurmuştur. [10]
Sanıldığına göre, bu taş Hacerül-Esved idi.[11]
Bunun, Hacerü’l-Esved’den başka bir taş olup Mekke’de Zükaku’l-Hacer diye tanınan sokakta bulunduğu[12] ve “Peygamberimiz (a.s.)ı selamladı!” diye halk tarafından ziyaret ve üzerine eller sürülerek tasdik ve teberrük edildiği de bildirilmektedir.[13]