PEYGAMBERLIĞININ HZ. MUHAMMED (A.S.)A BILDIRILIŞI
Peygamberimiz (a.s.)in Yüce Allah tarafından peygamber olarak gönderileceği ve ilahî rahmetin kullara onunla ihsan olunacağı gün gelmişti.
Peygamberimiz (a.s.); Ramazan ayının 15. Cumartesi ve 16. Pazar gecelerinde[89] Hira mağarasında uyuduğu sırada, rüyasında vahiy meleği Cebrail (a.s.), atlastan bir kap içinde bir Kitabla gelip Peygamberimiz (a.s.)a:
“Oku!” dedi.
Peygamberimiz (a.s.):
“Ben, okuma bilmem!” dedi.
Cebrail (a.s.), Peygamberimiz (a.s.)ı, nefesi kesilinceye kadar sıktı ki, Peygamberimiz kendisini ölecek sandı.
Bundan sonra, Cebrail (a.s.) bırakıp, Peygamberimize:
“Oku!” dedi.
Peygamberimiz (a.s.):
“Ben, okuma bilmem!” dedi.
Cebrail (a.s.), Peygamberimiz (a.s.)ı tekrar nefesi kesilinceye kadar sıktı.
Peygamberimiz (a.s.), kendisini ölecek sandı.
Sonra, Cebrail (a.s.) bırakıp, Peygamberimize yine:
“Oku!” dedi.
Peygamberimiz (a.s.), Cebrail (a.s.)ın sıkmasından kurtulmak için:
“Neyi okuyayım!” diye sorduğu zaman, Cebrail (a.s.), Alâk sûresinin başındaki beş âyeti okudu.
Cebrail (a.s.) ayrılıp gittiği ve Peygamberimiz (a.s.) uykudan uyandığı zaman, o âyetler sanki bir kitap olarak kalbine yazılmış gibi idi.
Peygamberimiz (a.s.) mağaradan ayrılıp Hira dağının ortasına geldiği zaman, gökten bir ses işitti ki:
“Yâ Muhammedi Sen, Allah’ın Resûlüsün! Ben, Cebrail’im!” diyordu.
Peygamberimiz (a.s.), başını kaldırıp bakınca, Cebrail (a.s.)ı, ayaklarını göğün ufkuna basmış bir insan suretinde gördü!
“Yâ Muhammedi Sen, Allah’ın Resûlüsün! Ben, Cebrail’im!” diyordu.
Peygamberimiz (a.s.) duraklamış, ona bakakalırı işti.
Ne bir adım ilerleyebiliyor, ne de gerileyebiliyordu.
Cebrail (a.s.)ı görmemek için, yüzünü göğün ufuklarından ne tarafa çevirip baksa, hep onu öylece görüyordu![90]
Cebrail (a.s.)ın sesi, Peygamberimiz (a.s.)a gâh gökten, gâh ağaçtan, gâh dağdan., geliyordu.[91]