• Twitter
  • Facebook
  • Youtube
  • Instagram
  • İSLAMİ İLİMLER PDF KİTAPLIĞI
  • Kaynaklar
  • Resources in English
Cetele
  • Anasayfa
  • Kur’an-Bazi Sureler
    • Yasin Suresi
    • Fetih Suresi
    • Mulk Suresi
    • Rahman Suresi
    • Nebe (Amme) Suresi
    • Vakıa Suresi
  • Rasulullah-(SAV)
  • Ramazan
    • Çocuklar için Ramazan etkinlikleri
    • Mini Bulletin Board-English
    • Print Edilebilir Harfler
    • Ramadan Bulletin
    • ÇOCUKLAR İÇİN “HOŞ GELDİN RAMAZAN” ETKİNLİĞİ
  • Cevşen
    • ‎Büyük Cevşen Oku
    • Cevşen Oku
    • Kesintisiz Cevşen Dinle
    • SESLI BÜYÜK CEVŞEN BÖLÜMLERI – İHSAN ATASOY
  • Risale-i Nur
    • Risale Indir
    • Sari Risaleler
  • Tesbihat
    • Turkce
      • SABAH   NAMAZI Tesbihati Turkce
      • ÖĞLEN NAMAZI Tesbihati Turkce
      • İKİNDİ NAMAZI Tesbihati Turkce
      • AKŞAM   NAMAZI Tesbihati Turkce
      • YATSI   NAMAZI Tesbihati Turkce
    • Arapca
      • SABAH NAMAZI Tesbihati Arapca
      • ÖĞLEN NAMAZI Tesbihati Arapca
      • İKİNDİ NAMAZI Tesbihati Arapca
      • AKŞAM NAMAZI Tesbihati Arapca
      • YATSI   NAMAZI Tesbihati Arapca
  • Dua
      • Sabah Duaları
      • Akşam Duaları
      • Akşam Duası-Mealli
      • Ashab-i Bedir
      • Şüheda-yı Uhud
      • Sekîne Duasi
      • HERHANGİ BİR HÂL ve VAKİT İLE KAYITLI OLMADAN OKUNACAK DUALAR
    • Tahmidiye
      • Tahmîdiyye
      • Celcelûtiye
      • Hizbu’n-Nasr – Abdülkâdir Geylânî Hz. (Arapça)
      • Hizbu’n-Nasr – Abdülkâdir Geylânî Hz. (Türkçe)
      • Abdulkadir Geylani Hz. Hizbul Hifz Duasi
      • Hizbu’n-Nasr – İmam Şâzilî Hz. (Türkçe)
      • İmam-ı Şazeli Hizbü’l-Hıfz Duası
    • TEVHÎDNÂME (Sesli)
      • Tevhîdnâme Mealli (1-20)
      • Tevhîdnâme Mealli (21-40)
      • Tevhîdnâme Mealli (41-60)
      • Tevhîdnâme Mealli (61-80)
      • Tevhîdnâme Mealli (81-100)
      • Tevhîdnâme Mealli (101-122)
      • Tevhîdnâme Arapça (Yazı Formatında)
      • Tevhîdnâme Türkçe
  • Özel Gün ve Geceler
    • DİNİ GÜNLER LİSTESİ 2022
    • Regaib Kandili’nde neler yapılır?
    • Zilhicce’nin On Günü
    • Kadir Gecesi
      • Kadir Gecesi
      • Kadir Gecesinde yapılacak ibadetler okunması gereken dualar nelerdir?
      • Kadir gecesinin 27. gece olduğu hakkında rivayetin sıhhati nedir?
      • Kadir Gecesi kesin olarak Ramazan’ın 27. gecesi olduğu net değil; neden bu geceyi değerlendiriyoruz?
      • Kadir Gecesi melekler görebilir miyiz?
      • Sevapların, Kadir Gecesi’nde otuz bin katı geçtiği söyleniyor; bunun kanıtı nedir?
      • Kadir Gecesi’nin vaktinin ramazan içinde değişmesi ve bunun gizli olma hikmetleri nelerdir?
    • ŞABAN AYININ 15. GECESİNİN FAZİLETİ
    • BERAT GECESİNİN ÖNEMİ VE FAZİLETİ
      • BERAT GECESİ YAPILACAK İBADETLER
      • BERAT KANDİLİ İLE İLGİLİ HADİSLER
  • Hesabım
    • Giriş
    • Kayıt
  • Search
  • Menu Menu
  • Anasayfa
  • Kur’an-Bazi Sureler
    • Yasin Suresi
    • Fetih Suresi
    • Mulk Suresi
    • Rahman Suresi
    • Nebe (Amme) Suresi
    • Vakıa Suresi
  • Rasulullah-(SAV)
  • Ramazan
    • Çocuklar için Ramazan etkinlikleri
    • Mini Bulletin Board-English
    • Print Edilebilir Harfler
    • Ramadan Bulletin
    • ÇOCUKLAR İÇİN “HOŞ GELDİN RAMAZAN” ETKİNLİĞİ
  • Cevşen
    • ‎Büyük Cevşen Oku
    • Cevşen Oku
    • Kesintisiz Cevşen Dinle
    • SESLI BÜYÜK CEVŞEN BÖLÜMLERI – İHSAN ATASOY
  • Risale-i Nur
    • Risale Indir
    • Sari Risaleler
  • Tesbihat
    • Turkce
      • SABAH   NAMAZI Tesbihati Turkce
      • ÖĞLEN NAMAZI Tesbihati Turkce
      • İKİNDİ NAMAZI Tesbihati Turkce
      • AKŞAM   NAMAZI Tesbihati Turkce
      • YATSI   NAMAZI Tesbihati Turkce
    • Arapca
      • SABAH NAMAZI Tesbihati Arapca
      • ÖĞLEN NAMAZI Tesbihati Arapca
      • İKİNDİ NAMAZI Tesbihati Arapca
      • AKŞAM NAMAZI Tesbihati Arapca
      • YATSI   NAMAZI Tesbihati Arapca
  • Dua
    • –
      • Sabah Duaları
      • Akşam Duaları
      • Akşam Duası-Mealli
      • Ashab-i Bedir
      • Şüheda-yı Uhud
      • Sekîne Duasi
      • HERHANGİ BİR HÂL ve VAKİT İLE KAYITLI OLMADAN OKUNACAK DUALAR
    • Tahmidiye
      • Tahmîdiyye
    • –
      • Celcelûtiye
      • Hizbu’n-Nasr – Abdülkâdir Geylânî Hz. (Arapça)
      • Hizbu’n-Nasr – Abdülkâdir Geylânî Hz. (Türkçe)
      • Abdulkadir Geylani Hz. Hizbul Hifz Duasi
      • Hizbu’n-Nasr – İmam Şâzilî Hz. (Türkçe)
      • İmam-ı Şazeli Hizbü’l-Hıfz Duası
    • TEVHÎDNÂME (Sesli)
      • Tevhîdnâme Mealli (1-20)
      • Tevhîdnâme Mealli (21-40)
      • Tevhîdnâme Mealli (41-60)
      • Tevhîdnâme Mealli (61-80)
      • Tevhîdnâme Mealli (81-100)
      • Tevhîdnâme Mealli (101-122)
      • Tevhîdnâme Arapça (Yazı Formatında)
      • Tevhîdnâme Türkçe
  • Özel Gün ve Geceler
    • Regaib Kandili’nde neler yapılır?
    • Zilhicce’nin On Günü
    • Kadir Gecesi
      • Kadir Gecesi
      • Kadir Gecesinde yapılacak ibadetler okunması gereken dualar nelerdir?
      • Kadir gecesinin 27. gece olduğu hakkında rivayetin sıhhati nedir?
      • Kadir Gecesi kesin olarak Ramazan’ın 27. gecesi olduğu net değil; neden bu geceyi değerlendiriyoruz?
      • Kadir Gecesi melekler görebilir miyiz?
      • Sevapların, Kadir Gecesi’nde otuz bin katı geçtiği söyleniyor; bunun kanıtı nedir?
      • Kadir Gecesi’nin vaktinin ramazan içinde değişmesi ve bunun gizli olma hikmetleri nelerdir?
    • ŞABAN AYININ 15. GECESİNİN FAZİLETİ
    • BERAT GECESİNİN ÖNEMİ VE FAZİLETİ
      • BERAT GECESİ YAPILACAK İBADETLER
      • BERAT KANDİLİ İLE İLGİLİ HADİSLER
  • İSLAMİ İLİMLER PDF KİTAPLIĞI
  • Kaynaklar

Peygamberimiz Amcası Ebu Talib’in Yanında

Sevgili Peygamberimiz, sekiz yaşında…

Dedesi tarafından kendisine koruyucu olarak tayin edilen amcası Ebû Tâ­lib’in himâyesinde.

Ebû Tâlib, son derece merhametli bir insandı. Fakat oldukça fakirdi. Mekke et­rafında yayılan ve şehre getirilince sütünden faydalanılan birkaç devesinden başka herhangi bir mal ve mülke de sahip değildi. Aile efradı kalabalık olan Ebû Tâlib, haliyle maişet cihetiyle büyük sıkıntı içinde bulunuyordu.

Bütün bunlara rağmen o, dürüstlüğü ve doğru yaşayışı ile Ku­reyşliler tara­fından sevilir, sayılır ve hürmet görür idi. Hz. Ali, ba­basının bu durumunu şu ifadelerle dile getirir:

“Babam, Ku­reyş’in fakir, fakat ileri gelenlerinden şerefli biri idi. Hâlbuki, kendisinden evvel, böyle yoksul olduğu halde kavminin ulu kişisi olmuş bir kimse gelmemiştir.”

Ebû Tâlib, yaşayışı bakımından da, Câhilliyye devrinin kötülük ve çir­kin­lik­le­rinden uzaktı. Ku­reyşli müşriklerin su gibi içtikleri içkiyi o, babası Ab­dül­mut­ta­lib gibi, asla kullanmazdı. Görüldüğü gibi Ebû Tâlib, her haliyle Kâinatın Efendisini himâye edecek evsafta bulunuyordu.

Ebû Tâlib, aynı zamanda kardeşi Zübeyr’den kendisine geçen Kâbe per­de­dar­lığı demek olan “rifade” ve hacılara su içirme hizmeti demek olan “sikâye” vazifelerini de yürütüyordu. Ne var ki fazla masraf gerektiren bu va­zifelerin altından dar bütçesiyle kalkamayacağını anlayınca, üç hac mevsimin­den sonra bu görevleri kardeşi Hz. Abbas’a devretmek zorunda kaldı. Sikâye ve rifade hiz­metleri, Mek­ke’nin fethine kadar Hz. Abbas’ın elinde devam etti. Re­sû­lul­lah, Mekke’yi fethettikten sonra bu görevleri yine aynı elde bıraktı.

Ebû Tâlib de, babası gibi, Sevgili Peygamberimize candan bağlıydı. Öz baba gibi, yetişmesine son derece dikkat ediyordu. Yeğenini asla yanından ayırmak istemezdi. Gittiği her yere onu da götürür, yanıbaşına oturtur ve bir arkadaş gibi kendisiyle sohbet eder ve konuşurdu.

Ebû Tâlib’in evinde onsuz sofraya oturulmazdı. Sofra hazırlandığında Pey­gamber Efendimiz görülmeyince amca, “Muhammed’im nerede? Çağırın, gel­sin” derdi. Çünkü onun bulunduğu sofrada herkes doyarak kalkar ve yemek yine de artardı. Bulunmadığı sofralarda ise, çok kere sofradakiler doymadan yemek bitiverirdi.[1]

Zaten, Sevgili Peygamberimiz, ta o zamandan beri az yiyordu. Sofrada son derece ciddi ve nimetlere hürmetkâr bir tavır içinde bulunurdu. Diğer çocuklar kurulur kurulmaz sofraya saldırırken, o büyükleri başlamadan lokmayı ağzına koy­mazdı. Hatta bazı kere am­cası, çocuklardan rahatsız olmasın diye onun için ayrı sofra kurdururdu.[2]

Henüz bu yaşında Sevgili Efendimiz, —büyüklüğünde ol­duğu gibi— aç­lık­tan, susuzluktan da şikayet etmiyordu. Dadısı Ümmü Ey­men, bu hususu şu ifadelerle dile getirir:

“Re­sû­lul­lah’ın, çocukluğunda ne açlıktan, ne de susuzluktan şikayet ettiğini görmedim. Sabahleyin bir yudum zemzem içerdi. Kendisine yemek yedirmek istediğimizde, ‘İstemem, karnım tok’ derdi.”[3]

Yine Peygamber Efendimiz, sabahları pırıl pırıl parlayan temiz bir yüz, ta­ranmış tertemiz saçlarıyla gündüz âle­mi­ne sev­gi, neşe ve hayat dolu nur gözle­rini açardı.[4]

Peygamberimiz, Amcasıyla Yağmur Duasında!

Mekke ve havalisi, şiddetli bir kuraklık ve kıtlık yılı yaşıyordu. Yağmurun damlası yoktu. Yerler kupkuru ve toprak susuzluktan şerha şerha idi.

Ku­reyşliler Ebû Tâlib’e başvurarak, “Ey Ebû Tâlib!” dediler. “Kuraklık ve kıt­lıktan çoluk çocuğumuz ölmeye, hay­vanlarımız kırılmaya başladı! Ne olur, bizim için yağmur duasına çıksan?”

Ebû Tâlib teklifi reddetmedi. Ancak yalnız gidemezdi, gitmek de istemezdi. Yanına yeğeni Nur Muhammed’i de almalıydı. Çünkü onun bereket ve ihsan­lara vesile olduğu­nu birçok hadisede görmüş ve anlamıştı.

Ebû Tâlib, yeğeni Saadet Güneşiyle birlikte Kâbe’ye vardı. Sırtını bu kutsî mâ­bede dayadı, ellerini Kâinat Sultanına açtı ve yalvarmaya başladı. Nur Mu­hammed (a.s.m.) ise, Kâbe’nin örtüsüne yapışmış, bir parmağını da gö­ğe doğru kaldırmıştı.

…Ve az sonra Rahmân-ı Rahîm’in rahmet deryası coştu ve yağmur, bar­dak­tan boşalırcasına Mekke ve halkının üzerine döküldü. Öyle ki kendilerini zor­lukla evlerine atabildiler. Bir anda vadiler dolup taştı. Yüzler ve gözler se­vinçle doldu.

Evet, Hz. Muhammed (a.s.m.), insanlığa maddî mânevî rahmet ve bereket getirmek, insanlığı ve dünyayı mesut ve mamur etmek üzere vazifelendiril­mişti. Daha çocukluğundan iti­baren de bu ulvî ve büyük vazifenin sahibi bu­lunduğunun izlerini üzerinde taşıyordu!

Fâtıma Hâtun’un Peygamberimize Sevgisi

Ebû Tâlib’in hanımı Fâtıma Hâtun’un da Peygamber Efendimize olan sev­gisi ve şefkati sonsuzdu. Onu öz evladı gibi seviyor, bakımına son derece dik­kat ediyordu. Hatta onu yedirip doyurmadan, çocuklarına bakmıyor ve onlarla ilgilenmi­yordu. Böylece, Dür­r-i Yetim’e, annesiz kalmış olmanın ız­dırap ve hasretini his­se­tir­memeye çalışıyordu!

Sevgili Peygamberimiz de, Fâtıma Hâtun’a sevgi ve say­gısında hiçbir za­man kusur etmiyordu. Ömrünün sonuna kadar da kendisine yapılan iyiliği unutmadı Öyle ki Fâtıma Hâtun, vefat ettiğinde “Bugün annem öldü!” diyerek ona karşı olan sevgisini ifade etmişti. Sonra da gömleğini çıkararak ona kefen yapmış ve beraberinde kab­re inerek bir müddet mezarında uzanmıştı.

Resûl-i Ekrem’in bu hareketi, ashabının gözünden kaç­ma­dı. Sebebini sor­duklarında, şu cevabı verdi:

“Ebû Tâlib’ten sonra, bu kadıncağız kadar bana iyilik eden hiçbir kadın yok­tur. Ahirette, cennet elbiselerinden elbise giy­mesi için ona gömleğimi kefen yaptım. Kabre ısın­ması için de oraya kendisiyle birlikte uzandım.”[5]

Kendisine yapılan iyilikleri, kim tarafından olursa olsun asla unutmayan ve o iyiliklerin altında kalmayıp birkaç misliyle mukabele eden büyük Peygamber (a.s.m.)…

Resûl-i Ekrem’in bu yüksek hasletinin, bu müstesna sıfatının, insanların hi­dayete ermesinde büyük tesiri olduğu, hayat safhaları içinde görülecektir.

PEYGAMBER EFENDİMİZİN KOYUN GÜTMESİ

Resûl-i Ekrem Efendimiz, ömr-ü saadetlerinin onuncu yılı içinde bulunu­yorlardı.

Bu sırada, himâyesinde bulunduğu amcası Ebû Tâlib’in koyun ve keçilerini gütmek istediğini söyledi. Onu canı gibi seven amcası, önce buna râzı olmadı. Ancak Efendimizin şiddetli arzu ve ısrarı karşısında kabul etti. Fakat bu sefer zevcesi Fâtıma Hâtun, bu isteğe şiddetle karşı koydu. Gözbebeklerinden daha çok kıymet verdikleri Kâinatın Efendisini yakıcı güneş altında bırakmaya gö­nülleri nasıl rıza gösterebilirdi?

Fakat Fahr-i Âlem Efendimiz, bu arzusunda kararlı idi. Bunun için Fâtıma Hâtun’u ikna ve râzı etti.

Efendimiz, sabahları koyun ve keçileri alarak vadilerde ve tepelerde dolaş­tırıp otlatmaya başladı.

Böylece, hem geçim sıkıntısı içinde bulunan amcasına, hiç olmazsa çoban tutma masrafından kurtarmak suretiyle yardımda bulunmuş, hem de yalnız ba­şına yerleri ve gökleri derin derin tefekkür edebilme imkânını elde etmiş olu­yordu. Kırda Cenab-ı Hakk’ın, her an tazelendirdiği yer ve gök sahifele­rin­deki ulvî manzaraları seyrediyor ve adeta ruhu onlardan eşsiz bir zevk ve de­rin bir feyiz alıyordu. Üzerine aldığı bu va­zife, onu aynı zamanda tefessüh et­miş cemiyetin yalan ve hile ile dolandırıcılık ve riyâ ile bulaşmış hayatlarından uzak kalma imkânına da kavuşturuyordu.

Ömr-ü saadetlerinin bir senesini koyun gütmekle geçiren Efendimize nü­büvvet vazifesi verildikten sonra, sahabeleriyle bir gün kıra çıkmışlardı. Mer­ruzzahran mevkiinde beraberce misvak ağacının yemişini topluyorlardı. Gö­nülleri kucaklayan tebessümleri arasında sahabelerine şöy­le buyurdu:

“Siz bu yabanî yemişlerin karalarını tercih ediniz. Çünkü onun siyahı en lezzetlisidir!”

Sahabeler, merak ve hayret içinde, “Yâ Re­sû­lal­lah!” dediler. “Bu yemişin iyisini kötüsünü çobanlar bilir. Siz de ko­yun güttünüz mü?”

Nebiyy-i Ekrem Efendimiz, yine ruhlar okşayan tebessümleri ara­sında, “Hiç­bir peygamber yoktur ki koyun gütmemiş olsun!”[6]ce­vabını verdiler.

Ömür defterine tatlı bir hatıra olarak kaydedilen bu ko­yun gütme hadise­sini, yine Resûl-i Zîşan Efendimiz bir gün şöyle yad e­de­cek­tir:

“Mûsa (a.s.)  peygamber gönderildi, koyun güderdi. Dâ­vud (a.s.)  peygam­ber gönderildi, koyun güderdi. Ben de peygamber gönderildim. Ben de kendi ailemin koyunlarını Ciyad’da (Mekke’nin alt tarafında bir yer) güderdim.”[7]

Görülüyor ki Kur’an’da “en yüksek ahlâkın sahibi” olarak tavsif edilen Re­sû­lul­lah Efendimizin, henüz on yaşlarındaki gayret ve himmeti dahi boş otur­mayı hoş görmemiş ve başkasına yük olmayı uygun bulmamıştır.

Tafsili ciltler teşkil edecek şu mübarek sözlerinde de bu bir senelik koyun gütme tecrübesinin eserini bulmak müm­kündür:

“Hepiniz çobansınız. İdareniz altında bulunanlardan mes’­ûl­sünüz. Devlet reisi, idaresi altındakilerden mes’­ûl­dür. Kişi, ehil ve iyâlini gözetip korumakla mükellef ve bundan mes’ûl­dür. Kadın, kocasının evinden mes’­ûldür. Hiz­metçi, efendisinin malının muhâfızıdır ve bun­dan mes’ûldür. Kişi, babasının malının muhâfızıdır ve bun­dan mes’­ûldür. Hepiniz, idareniz altında olanlardan mes’­ûl­sünüz.”[8]

Eğlencelere Katılmaktan Alıkonması

Cenab-ı Hakk’ın hususî terbiyesi ve muhafazası altında ömür geçiren Kâi­natın Efendisi Peygamberimiz, amcasının koyunlarını güttüğü sıralarda başın­dan geçen bir hadiseyi şöyle anlatmıştır:

“Ben, Câhiliyye devri insanlarının işledikleri bir şeyi iki defa yapmaya te­şebbüs ettimse de Allah, beni o işten alıkoydu. Bundan sonra Allah, beni pey­gamberlik vazifesiyle şereflendirinceye kadar hiçbir kötülüğe teşebbüs etme­dim. Teşebbüs ettiğim şeye gelince… Bir gece, Ku­reyş’ten bir gençle, Mekke’nin yukarı taraflarında kendi koyunlarımızı (veya develerini) otlatıyorduk. Ben ar­kadaşıma, ‘Ko­yunlarıma bakarsan, ben de diğer arkadaşlarım gibi Mek­ke’ye giderek, gece eğlencelerine, gece masalları toplantılarına katılmak isti­yo­rum’ teklifinde bulundum. Arkadaşım, ‘Olur, bakarım’ de­di. Bu maksatla Mekke’ye gel­dim.

“Şehrin ilk evinin yanına yaklaştığımda, defler, düdük ve ıslıkların çalındı­ğını duydum. ‘Nedir bu?’ diye sordum. ‘Filanın oğlu, filanın kızıyla evlenmiş; on­ların düğünleri yapılıyor’ dediler. Hemen oturup onları seyre başladım. Der­ken, Allah, kulak­larımı tıkadı. Uyu­yakaldım ve ancak sabah güneşinin ışık­larıyla uyanabildim. Dö­nüp arkadaşı­mın yanına geldiğimde benden, ne yap­tı­ğımı sordu. ‘Hiçbir şey yapmadım’ dedim ve sonra da başımdan geçeni ol­du­ğu gibi anlattım.

“Bir başka gece, yine arkadaşıma aynı şekilde rica ettim. Ricamı kabul etti. Yola çıkıp Mekke’ye geldiğimde, geçen sefer işittiklerimin aynısı­nı yine işittim. Hemen ora­da çöküp yine seyre daldım. Derken, Allah, yine kulakları­mı tıkadı. Vallahi, beni uykudan ancak güneşin sıcaklığı uyan­dırabildi! Uyanır uyanmaz arkadaşımın yanına vardım ve başımdan geçeni olduğu gibi anlattım.

“Bundan sonra Allah, beni peygamberlik vazifesiyle şereflendirinceye ka­dar, hiçbir kötülüğe teşebbüs etmedim.”[9]


______________________________________

[1] İbn Sa’d, Tabakat, c. 1, s. 120.
[2] İbn Sa’d, a.g.e., c. 1, s. 119.,
[3] Kadı İyaz, eş-Şifa, c. 1, s. 729-730.
[4] Kadı İyaz, a.g.e., c. 1, s. 730.,
[5] Süheylî, Ravdü’l-Ünf, c. 1, s. 112; İbn Abdi’l-Berr, el-İstiab, c. 1, s. 369-370.
[6] İbn Sa’d, Tabakat, c. 1, s. 125-126; Buharî, Sahih. c. 2, s. 247-248; Müslim, Sahih, c. 6, s. 125; İbn Mâce, Sünen, c. I2, s. 727.
[7] İbn Sa’d, a.g.e., c. 1, s. 126.
[8] Müslim, Sahih, c. 6, s. 8.
[9] Taberî, Tarih, c. 1, s. 196.

  1. Peygamberimiz Amcası Ebu Talib’in Yanında
  2. Peygamberimizin, Amcasıyla Şam’a Gidişi
  3. Peygamberimizin Cahiliye Devri Kötülüklerinden Uzak Kalışı
  4. Peygamberimiz Hilfu’l Füdul Cemiyetinde
  5. Peygamberimizin Şam’a İkinci Gidişi
  6. Peygamberimizin hz. Hatice ile Evlenmesi
  7. Peygamber Efendimizin Zeyd Bin Hârise’yi Âzad Etmesi
  8. Kâbe’nin Yeniden İmârı ve Peygamberimizin Hakemliği

Facebook’tan da takip edin

Facebook Sayfamız
Logo image
Facebook grubumuza dahil olun
Followon Twitter

Kategoriler

  • Dualar
    • Üsbuiyye
  • Efendimiz (SAV)
    • Peygamberimizin Mucizeleri
    • Peygamberimizin Sahabeleri
  • Mubarek Gun ve Geceler
  • Peygamberimizin Örnek Ahlakı
  • Tebük Savaşı ve Sonrası
  • uncategorized
  • Veda Haccı ve Efendimizin (asm) Ebedi Aleme İrtihali

Categories

  • Efendimiz (SAV)
  • Mubarek Gun ve Geceler
  • Peygamberimizin Mucizeleri
  • Peygamberimizin Örnek Ahlakı
  • Peygamberimizin Sahabeleri
  • Tebük Savaşı ve Sonrası
  • uncategorized
  • Üsbuiyye
  • Veda Haccı ve Efendimizin (asm) Ebedi Aleme İrtihali

Archive

  • March 2023
  • January 2022
  • February 2021
  • July 2019
  • January 2018
  • December 2017
© Copyright - Keyfiyet Olsun! -2020
  • Twitter
  • Facebook
  • Youtube
  • Instagram
  • Anasayfa
  • Bazi Sureler
  • Rasulullah Efendimiz-(SAV)
  • Sari Risaleler
  • Tesbihat
  • Cevsen
  • Dua
  • Bize Ulaşın
Gençlik Yılları, Ticaret Hayatı, Hazreti Hatice Validemizle EvlilikPeygamberimizin, Amcasıyla Şam’a Gidişi
Scroll to top